Allerji Nedir?
Allerji bağışıklık sistemimizin normalde tepki göstermeyeceği maddelere karşı tepki göstermesi bunun sonucunda da ciltte kızarıklık, gözlerde ve burunda yanma, sulanma, hapşırık, solunum sıkıntısı gibi bulgularla seyreden bir hastalıktır.
Aktif dönemlerinde hasta açısından çok rahatsız edici olduğu gibi aynı zamanda vücutta büyük enerji sarfiyatına neden olan ve vücut savunmasını sekteye uğratan bir hastalıktır.
Neden Olur?
Klasik tıp bakış açısına göre sebebi bilinmemektedir. Regülasyon tıbbı bakış açısına göre ise en temel sebep vücudun kronik stres yükünün artmış olmasıdır. Kronik olarak devam eden fiziksel, kimyasal, termal ve psikolojik streslerin toplamı böbrek üstü bezinden sürekli stres hormonlarının salınmasına neden olur. Stres hormonları ile bağışıklığı düzenleyen hormon öncülleri böbrek üstü bezinden aynı yolağı kullanarak salgılanırlar.
Bu yolağın stres hormonları lehine daha fazla kullanılması, bağışıklığı düzenleyen hormon öncüllerinin aleyhine olur ve bunların düşmesiyle bağışıklık sisteminin dengesi bozulur sonuçta allerji ve oto immün hastalıklar oluşur.
Bağırsak flora dengesinin bozulmasında beslenme kullanılan ilaçlar gibi çevresel faktörler bulunsa da temelinde de kronik stres yükü vardır. Bağırsak florasının bozulmasıyla bağırsak geçirgenliği artar, vücuda giren ağır metal ve toksinler vücut proteinleri ile birleşerek alerjik reaksiyonları tetikler.
Besin Duyarlılığı İle Allerji Aynı Şey Midir?
İkisi de vücudun aşırı duyarlığıdır. Ancak besin duyarlılığında bağırsaklar allerjen olan besine tepki gösterdiğinden, hazımsızlık, gaz, ishal, yorgunluk gibi belirtiler olurken, allerjide cilt ve mukozalar tetikleyici alerjenlere karşı tepki gösterir ve ciltte kızarma kaşıntı, mukoza içeren yapılardan gözde yanma, kızarma, üst solunum yollarında hapşurma, burun akıntısı veya alt solunum yollarında astım gelişir.
Cilt ve mukozalarda görülen alerjik bulgular besin duyarlılığı olmadan gelişmez. Dolayısıyla besin duyarlılığı daha yapısal olup dışardan görülen allerjilerin alt yapısını oluşturur. Besin duyarlılığı olan kişilerin hepsinde ise bağırsak florasında bozukluk ve bağırsaklarda candida istilası mevcuttur.
Allerjen Nedir, Nasıl Teşhis Edilir?
Allerjiye neden olan maddelere allerjen denir. Yapısal ve tetikleyici olarak 2 tiptir. Yapısal olanlar daha çok besin yoluyla alınır ve allerjiye temel oluşturur. Gluten, laktoz, früktoz en temel olanlardır. Tetikleyici olanlar ise kişi temel alerjenlerle duyarlı hale getirildiyse allerjiyi tetiklerler. Besin yoluyla alınan temel allerjenler dışında yüzlerce tetikleyici allerjen vardır.
Ayrıca daha çok havadan nefes ve cilt teması yoluyla alınan yüzlerce tetikleyici allerjen vardır. Allerjenin teşhis edilebilmesi için birçok test vardır. Burada önemli olan nokta tüm allerjenlerin tespit edilmesi değil yapısal allerjenlerin tespit edilmesidir. Çünkü tedavide asıl önemli olan yapısal alerjenlerdir.
Allerji Testleri Nelerdir?
-
Klasik Testler:
Günümüzde yapılan klasik alerji testleri, temelde cilt ve kan testleri olarak 2 şekilde uygulanır ve alerjiye neden olan maddeleri saptamaya çalışır.
Cilt testlerinde test edilecek madde çeşitli yöntemlerle ciltle temas ettirilip cildin verdiği tepki gözlemlenerek allerjen tespit edilmeye çalışılır. Cilt testleri temelde 3 şekilde uygulanır;
- Cilt çizilerek üzerine test edilecek sıvı damlatılır
- Cilt içine ilgili sıvı enjekte edilir
- Test edilecek madde cilde temaslı şekilde fikse edilir ve sonuçta da ciltteki reaksiyona bakılır.
Hem allerjenle doğrudan karşılaştırmak gerektiğinden bazı alerjik riskler içermesi hem de onlarca maddeyi uygulamanın hasta ve hekim açısından zor olmasından dolayı uygulanması çok pratik bir yöntem değildir.
Kan testlerinde ise kan örneğinde yükselen immün globülin E genel düzeyine bakılarak kişinin alerjik bünyeli olup olmadığı, maddeye spesifik immün globülin E düzeyi ölçülerek ise allerjenler tespit edilmeye çalışılır. Duyarlılığı çok yüksek testler değildir. Negatif çıkan testler özellikle gıda alerjisi tanısını tam olarak dışlamaz, Belli eşik değerlerin altında çıkan ancak allerji yaratabilen maddeler bulunur ki bunun için de uyarı testleri gerekir. Ayrıca ölçülen antikor düzeyleri ile hastalık şiddeti her zaman uyumlu değildir.
Bioenformatif Testler:
Klasik testler dışında vücudun alerjenlere verdiği yanıtı anlık olarak ve yüksek kesinlikle saptayabilen kliniğimizde de tercih ettiğimiz bazı testler vardır. Hem de kan almadan ve allerjeni doğrudan vücuda uygulayarak allerji riskine hastayı maruz bırakmadan. Biz bu amaçla vücudun alerjenlere tepkilerini milisaniyeler içinde en net şekilde gösteren Heart Rate Variability (HRV) yani kalp atım hızı değişkenliği ölçüm tekniğini kullanıyoruz. Göğüse bağlanan elektrotlarla kalp atım hızı kayıtları grafik olarak alınırken, ölçülmek istenen allerjenlerin elektromanyetik frekansları manyetik bir vericiyle vücuda gönderiliyor.
Allerjik etki yapan madde vücutta strese neden olduğundan kalp atım hızındaki milisaniyeler içindeki artışları grafik olarak kayıt altına alabiliyoruz. Bu kayıtlar vücudun direk tepkisine bağlı olduğundan alerjinin şiddeti ile grafikte çıkan değerler kan testlerinin aksine son derece uyumlu oluyor. Bu yöntemle sadece allerjenin ne olduğunu saptamakla kalmıyoruz, vücudun maruz kaldığı fiziksel, kimyasal, psikolojik streslerin hepsini ölçebiliyoruz. Böylece allerjiyi temelden tedavi edebileceğimiz verilerimiz elde edilmiş oluyor.
Allerji Tedavisi Nasıl Yapılır?
Allerjinin kalıcı olarak tedavi edilebilmesi mümkündür. Ancak bu amaçla vücudun allerjiye neden olan toplam stres yükünün bir dökümünün yapılarak bu stres yükünün azaltılması gerekir. Bu sayede vücut orijinal ayarlarına dönebilir. Bu stres yükü dokümantasyonunun yapılabilmesi klasik yöntemlerle değil bioenformatif analiz ve regülasyon tıbbı muayene yöntemleriyle mümkündür.
Özellikle HRV (Kalp Atım Hızı Değişkenliği) ve Uygulamalı Kinezyoloji (AK: Applied Kinesiology) yöntemleri bu konuda çok yardımcıdır.
Dökümante edilecek stres yükleri nelerdir:
- Geçirilen tüm hastalık, kaza ve ameliyatlar, dişlere yapılan uygulamalar
- Kişinin psikososyal öyküsü
- Kişinin regülasyon kapasitesi
- Detoks organlarının durumu
- Bağırsak florası ve candida düzeyleri
- Vücudun toksik yükleri özellikle ağır metal ve asit yükleri
- Besin duyarlıkları ve tetikleyici allerjenler
- Vücutta eksik vitamin mineraller
Bu dökümantasyon her hastada farklı olacağından uygulanacak tedavilerin kombinasyonları ve süreleri de farklı olacaktır. Dökümante edilen stres yüklerine göre kişiye özel bir tedavi programı hazırlanır. Tek bir tedavi yöntemi ile allerjiyi kökten tedavi etmek olası değildir. Temel tedavi yöntemleri şunlardır:
- Nöralterapi: Özellikle hastalık sekelleri, ameliyat izleri, organ disfonksiyonları, dişteki kanal, implant gibi uygulamaların biofiziksel stres etkisini nötralize eden ve bozulan nörovegetatif ve hormonal sistemin düzenlenmesini sağlayan nöralterapi olmadan kalıcı bir tedavi mümkün değildir.
- Diyet: Kişinin ihtiyaçları analiz edilmeli eliminasyon diyeti gibi ezbere diyet programlarından kaçınılmalıdır. Özellikle yapısal allerjenler olan glüten, laktoz, früktoz gibi maddelerden hangisinin en yüksek duyarlılık yarattığı tespit edilip diyetten çıkarılmalıdır. Candida istilasını azaltmak için candidanın ana besin kaynağı şekerin diyetten çıkarılması gerekir. Asit yükü fazla ise alkali bir diyet programı uygulanmalıdır. Hastanın yeterince hidrate edilmesi çok önemlidir.
- Doğal Destekler: Kişinin ihtiyaçları analiz edilmeli her hastaya magnezyum, glutatyon, D vitamini, K vitamini, çinko, selenyum vb destekler içeren reçeteler vermek yerine, kişinin ihtiyacı olan destekler saptanıp verilmelidir. Özellikle hastanın ihtiyacı olan probiyotik desteği ve bağırsak astarının onarılmasında önemli olan beta glucan desteği önceliklidir. Vücutta bağ dokusunda biriken ağır metal ve toksinlerin atılabilmesi için bitkisel şelasyon ürünleri ve bol sıvı alımı çok önemlidir.
- Yaşam Şekli: Kişinin bol su içmesi, lenf sisteminin çalışabilmesi için günlük aerobik egzersiz ve derin nefes egzersizi yapması önemli katkılar sağlar. Uyku düzeninin sağlanması ve mental stresle başa çıkabilmek için yoga, hayata bakışın gözden geçirilmesi gerekirse psikoterapi desteği katkı sağlar
- Damardan Tedaviler: Özellikle asit yükü fazla olan hastalarda alkali sıvı tedavileri önem taşır.
- Ozon Tedavisi: Bağırsak astarının onarılması ve enflamasyonun giderilmesinde özellikle rektal yoldan uygulama önemli katkılar sağlayabilir.
- Homeopati ve Elektromanyetik Frekans Tedavisi: Özellikle kişinin duyarlı olduğu yapısal allerjenlerin elektromanyetik frekansının ayna görüntüsü şeklindeki tam tersi frekanslar allerji semptomlarının hızla yatıştırılmasında ve duyarsızlaştırmada önemli katkılar sağlar. Aynı zamanda AK veya HRV ile yararlı olan olan homeopatik remediler saptanarak damla şeklinde hastaya verilmesi de temelden bir düzelmeye katkıda bulunur.
- Akupunktur: Vücudun enerji dengesinin sağlanmasında ve alerjik tepkinin yatıştırılmasında değerli bir tedavidir. Özellikle akut durumlarda mikrosistem akupunktur hızlı bir semptomatik iyilik hali sağlar.
- İlaçlar: Klasik tıpta kullanılan antihsitamin ve kortizon içeren ürünler sadece semptomları baskılamak için kullanılır. Tedavi edici etkisi yoktur. Semptomlar çok şiddetli ise hastayı rahatlatmak için asıl tedavi etkisini gösterinceye kadar kısa süreli kullanılabilir.