Kireçlenme Nedir?
Eklem kıkırdağının yıpranarak dejenere olması sonucu gelişen ağrılı romatizmal bir eklem hastalığıdır. Daha çok yük taşıyan eklemlerde görülür.
Diz, kalça, bel, boyun ve el eklemleri kireçlenmenin en sık görüldüğü eklemlerdir. İlerlemesi durumunda ağrıyla birlikte hareket kısıtlılığı, fonksiyon kaybı da görülür. Yaşam kalitesini ciddi oranda düşürür.
Sebebi Nedir?
Yük taşıyan eklemlerde amortisör görevi gören kıkırdağın aşırı baskı altında kalması en önemli sebeptir. Özellikle diz ve kalça kireçlemesinde fazla kilo bu yüzden çok önemlidir. Bel ve boyun gibi omurga kireçlenmelerinde ise postüral bozukluklar ve ağır fiziksel çalışma koşulları daha ön plana çıkar. El kireçlenmesinde ise ailesel yatkınlıkla birlikte el ile aşırı ince işler yapılması ana etkendir.
Bunlar haricinde metabolik etkenler özellikle latent asidoz ve insülin direnci tüm kireçlenmelerde süreci hızlandıran ana faktörlerdir. Dokuların asitleşmesi durumunda vücutta en alkali PH değerine sahip dokulardan olan kıkırdak dokusu hızla dejenere olmaya başlar. İnsülin direnci durumunda kıkırdağın ana bileşeni olan şekerin yapıya entegre olması azalır ve dejenerasyon süreci başlar.
Ayrıca kıkırdağın ana bileşenlerinden olan kükürt ve kullanılabilmesi için gereken esansiyel aminoasitlerle ile B12-folik asit eksikliği dejenerayonu hızlandıran sebeplerdir. Bu mineral ve vitaminlerin eksikliği ise alım eksikliğinin yanısıra bağırsak flora eksikliğine de bağlıdır.
Dejenerasyon süreci başladığında oluşan yıkım ürünleri ve iltihap eklemi besleyen damarlarda büzülmeye neden olarak kan akımını dolayısıyla beslenmeyi bozar.
Nasıl Tedavi Edilir?
Klasik tıpta ağrı ve fonksiyon kaybını engellemek için ilk yapılan ağrı kesici antienflamatuar ilaçların verilmesidir. Bu hastalarda ilaç bir haftadan on güne kadar yardımcı olur ve ardından tam tersi etki yaparak ağrıyı ve iltihabı artırır. Tipik olarak hasta, asla işe yaramayan ilaç dozajını artıracaktır. Ya ilaç değiştirilecek ya da sıklıkla semptomatik iyileşme olmadan da devam ettirilecektir. Bu yüzden zaruri durumlarda kısa süreli önerilebilmekle beraber sürekli kullanımları faydadan çok zarara yol açacaktır.
Fizik tedavi uygulamaları hem ağrının azaltılması hem de fonksiyon kısıtlıklarının önlenmesi açısından faydalıdır.
Esas tedavi dejenerasyon sürecine neden olan mekanizmaları durdurmaktır.
- Nöralterapi: Hastalık bölgesinde kanlanmayı arttırarak hem dokunun beslenmesini ve yenilenmesini hem de yıkım ürünlerinin uzaklaştırılarak iltihabi sürecin sonlandırılmasını sağlar. Ayrıca geçirgen bağırsak ve insülin direnci yaratan steslerin resetlenmesini sağlayarak kökten çözüme katkı sağlar.
- Beslenme: Besin duyarlılkları dikkate alınarak İnsülin direncine yönelik yapılacak hastaya özel beslenme programı hem bağırsakları hem de insülin direncini gidermede büyük katkı sunacaktır. Alkali beslenme olan sebze ağırlıklı diyet programı da asit yükünün azaltılması için önemlidir. Ayrıca kükürt desteği için diyette et, kümes hayvanları, yumurta, balık, baklagiller ve süt gibi protein içeren yiyecekler ile sebze kaynakları olan karnabahar, brokoli, soğan ve sarımsak sıklıkla önerilmektedir.
- Gerekli Mikrobesin Destekleri: B12, folik asit, sistein, takviyeleri yanı sıra bağrısak florasının desteklenmesi için uygun probiyotikler, beta glucan, ağır metal detoksu için bitkisel şelasyon ürünleri, asit detoksu için antiasidoz takviyeleri gerekebilir.
- İlerlemiş dejenerasyon durumlarında yukarıdaki tedavilere ek olarak PRP-CGF-Kök hücre enjeksiyonları kıkırdak onarımı ve yenilenmesi için önerilebilir. Ancak dikkat edilmesi gereken husus, yukarıdaki tedavi yaklaşımları olmadan direk bu tedavilere geçilmesi durumunda çorak tarlaya tohum atılması misali gibi yeterli sonuç alınamayacaktır.